Yaşanan ağır kış koşullarına rağmen kalınan binalarda ısıtma sisteminin çalışmadığı, ve insanların özellikle de çocukların ve ebeveynlerin donma tehlikesiyle karşı karşıya kaldıkları ortaya çıktı. Tim bu yaşanan olumsuzluklara rağmen herhangi bir önlem alınmaması, mültecilerin barınma, beslenme ve sağlık gibi en temel ihtiyaçlarının yeterince karşılanması insan hakları savunucularının tepkisini çekti.
Birleşmiş Milletlerin ilgili antlaşma ve yönetmeliğine göre güvenli ülkelere politik veya farklı sebepler ile iltica başvurusunda bulunan bireylerin temel hak ve özgürlükleri Birleşmiş Milletler tarafından güvence altına alınmaktadır. Ağır kış şartlarında barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçların karşılanmaması ve yetersiz kalması mültecilerin sağlık durumunu tehlikeye atıyor. Seslerini sosyal medyadan duyurmaya çalışan mülteciler attıkları mesajlarla tehlikeyi gözler önüne serdiği halen önden alınmamış olması insan hakları savunucuları tarafından kaygı verici karşılanıyor.
Avusturyalı insan hakları savunucusu Cristoph Riedl, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla skandalı duyurdu. Çocukların ve ebeveynlerin donma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirten Riedl, ılık bir çaya bile erişme imkanının bulunmadığını ve sağlık imkanlarına ulaşmanın da olanaksız hale geldiğini, amatör kamera çekimleri ile beraber Twitter hesabından paylaştı.
Die Kinder (und ihre Eltern und alle anderen) frieren unaufhörlich. Sie können sich nicht mehr wärmen. Es gibt nach wie vor keine Heizungen, oft nicht einmal einen warmen Tee.
— Christoph Riedl, Diakonie (@ch_riedl_diak) January 18, 2021
Nicht, dass die geplante österreichische Kinderbetreuung auf Lesbos irgend etwas ändern könnte am Regen und am Schnee und den nächtlichen Temperaturen um den Gefrierpunkt. Aber selbst diese wird es wohl auch mittelfristig nicht geben.
— Christoph Riedl, Diakonie (@ch_riedl_diak) January 18, 2021
Daha önce de Yunanistan’ın çeşitli bölgelerinde bulunan mülteci kamplarında benzer problemler yaşanmış ve aynı konulara insan hakları savunucuları tepki göstermişti. Bunun yanında özellikle 2020 yılında yaşanan illegal Deport hadiseleri de aynı şekilde tepkilere yol açmıştı. Yaşanan illegal deport hadiseleri neticesinde 80 den fazla Politik sığınmacı Türkiye sınırında ‘’push-back’’e maruz kalmış ve birçoğu ağır insan hakları ihlalleri ve işkenceler ile gündeme gelen Türkiye hapishanelerinde mahkum ellemeleriyle sonuçlanmıştı. Yaşanan bu olaylar neticesinde bazı bireylerden halen haber alınamadığı ve Meriç nehrinde boğulmuş olma ihtimallerinin yüksek olduğu sonucuna varılmıştı.
Yunanistan’ın özellikle Türkiye sınırına yakın bölgelerinde bulunan bazı Güvenlik güçleri mensuplarının yapmış oldukları haksız ve hukuksuz muameleler insan hakları savunucularının tepkisine yol açmıştı. Tüm bu insan hakları ihlalleri tartışılırken Midilli adasın’da yaşanan bu problem ayrıca dikkatleri Yunanistan’da bulunan iltica merkezlerinin ve yetkililerin üzerine çekmiş durumda. İnsan hakları savunucuları ve ilgili sivil toplum kuruluşları yaşanan mağduriyetlerin bir an önce giderilmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını, mültecilerin temel haklarının yetkililer tarafından karşılanmasını talep ediliyor.
Broken Chalk
No comment yet, add your voice below!