Türkiye’de haksızlığa uğrayan Eğitimci Mustafa Kaşka Adalet için İltica ettiği Almanya’da hayal kırıklığı yaşıyor. Verilen karar duyanlarda şok etkisi yarattı!
Eğitimci Mustafa Kaşka’nın Bugüne Değin Yaşadığı Süreç;
Mustafa Kaşka son beş yılda Türkiye’de yaşanan Hukuksuz uygulamaların mağdurlarından birisi. Kendisi Gülen Hareketi ile bağlantılı olduğu gerekçesi ile kapatılan bir eğitim kurumunda idareci iken, yaşanan süreçte görev yaptığı kurumu ve işini kaybeden 10 binlerce mağdur eğitimciden sadece birisi.
Eğitimci Mustafa Kaşka, 2012 yılına kadar İzmir’deki Refik Bey üniversite öğrenci yurdunun müdürlüğünü yapmış ardından çeşitli eğitim kurumlarında eğitimci olarak görev yapmıştı. Geçmişte çalıştığı kurumlar Gülen Hareketi’yle ilişkili olduğu gerekçesiyle 2016 yılında KHK ile kapatıldı. Ardından özel bir okulda sözleşmeli öğretmenlik yapan Kaşka, İzmir Valiliği’nin Şubat 2018’deki görev yaptığı kuruma yaptığı baskı ve talimatlarla tekrar işini kaybetti. Ardından Valiliğin kendisi hakkında oluşturduğu ‘fişleme’ niteliğindeki belgelerle hakkında bir dosya oluşturulmuş, geçmişte yönetici olarak görev yaptığı Gülen Hareketine ait kurumlardan dolayı kendisine ‘Terör Örgütü Yöneticiliği’ suçlamasıyla bir dava açılmıştı. Ardından kendisi hakkında gözaltı kararı alınmıştı. Adil yargılanma konusuna duyduğu endişeler, işkence ve kötü muamele konularında yaşanabilecek olası insan hakları ihlallerini göz önünde bulundurarak Türk yargısına teslim olmamış. Yaşanan süreci kendisi şöyle anlatmaktadır: “Yöneticilikten yargılananların işkence gördüklerini biliyordum. Bu yüzden saklandım ve Türkiye’den kaçmaya karar verdim. Aylarca yöntem aradım. Bir buçuk yıl saklanmak zorunda kaldım. Sonunda 23 Eylül 2019’da Meriç nehri üzerinden bir mülteci botuyla Yunanistan’a geçtim. Sonra da Almanya’ya gelerek 25 Kasım 2019’da iltica ettim.”
Eğitimcilere Yönelik Baskı Her Geçen Gün Artmıştı.
15 Temmuz 2016 da gerçekleşen başarısız darbe girişimi neticesinde temelde eğitim alanında faaliyet gösteren Gülen Hareketi’ne ve mensuplarına yönelik baskı ve zulümler artarak devam etti. Yaşanan hukuksuzlukları, işkence ve kötü muameleleri Gökhan Açıkkollu örneği özetlemektedir.
Gökhan Açıkkollu’ya Ne Olmuştu?
Gökhan Açıkkollu yaşanan bu süreçte, öğretmenlik yaparken 15 Temmuz 2016 sonrası işini kaybetmiş ardından aynı suçlamalarla gözaltına alınmış gözaltında geçirdiği süreç içerisinde kendisine işkence ve kötü muamelelerde bulunulmuş kronik rahatsızlıklarına rağmen ilaçları düzenli olarak verilmemiş ve ardından gözaltının on üçüncü gününde geçirdiği kalp krizi neticesinde hayatını kaybetmişti. Vefatının ardından ailesinin sürdürdüğü hukuki mücadele neticesinde kendisine haksızlık yapıldığı bizzat adli makamlarca kabul edilmiş göreve iade kararı bile verilmişti.
MİT Tarafından Türkiye’de Kaçırılan Eğitimciler
Ve dahası Türkiye’de yaşanan bu süreçte, Türk istihbaratı tarafından bazı eğitimciler ile ilgili kaçırılma vakaları yaşanmış hatta bunlardan bazılarının aylar sonra izine polis bürolarında rastlanırken, bazılarından hala haber alınamamaktadır. Ocak 2016 da Ankara’da kaçırılan ve kendisinden hala haber alınamayan eğitimci Sunay Elmas bunlardan sadece bir tanesidir.
Kaçırılan kişilerden hayatta kalan ve mahkemede başından geçenleri anlatan Gökhan Türkmen; kaçırıldığı dönem ile ilgili kendilerine aylarca işkence yapıldığı ve uydurma suçlamaların altına imza atılmaya zorlandıklarını ve kendilerine ait olmayan ifadelerin altına imza atmak zorunda kaldıklarını bizzat mahkemede anlatmıştı. Yaşanan tüm bu gelişmeler ve daha fazlası Türkiye’de Gülen Hareketi mensupları için güvenlik endişelerinin son derece haklı ve makul olduğunun en sağlam delilleridir. Mustafa Kaşka aynı endişeler ile Türkiye’den ayrılma kararı almıştır.
Kosova’dan Kaçırılan Eğitimciler Ve Haklarında verilen BM Kararı.
29 Mart 2018 tarihinde Kosova’da yaşayan Gülen hareketi mensubu olduğu iddiası ile Türk istihbaratı ve Kosova güvenlik birimlerinin ortak gerçekleştirdiği operasyon ile 6 kişi yasadışı yollarla yakalanıp Türkiye’ye iade edilmişti yakalanan Kişiler önce medyaya servis edilmiş ardından tutuklanarak cezaevine konulmuştu. Ailelerin sürdürdüğü hukuk mücadelesi neticesinde Birleşmiş Milletler konu ile ilgili Türkiye ve Kosova’yı haksız bularak yaşananların insan haklarına aykırı olduğuna hükmetmiştir.
BM Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu (WGAD), Kosova’dan illegal yollarla kaçırılan ve Türkiye’ye getirilen 6 Türk vatandaşı hakkında kararını verdi. BM, Türkiye ve Kosova’yı suçlu bularak tazminat ödemeye mahkûm etti. BM, kaçırılanların derhal serbest bırakılmasını Türkiye’den talep ederken maddi ve manevi tazminat ödemesi ve suça bulaşanlar hakkında inceleme başlatmasını istedi.
Almanya’nın Mustafa Kaşka ile ilgili uygulayacağı olası Deport işlemi neticesinde Kosova’dan Türkiye’ye iade edilen kişiler ile aynı mağduriyetleri yaşaması kuvvetle muhtemeldir. Birleşmiş Milletler ‘in vermiş olduğu bu karar Türkiye tarafının yapabileceği haksızlıkları ve hukuksuzlukları öngörülebilir kılmaktadır.
Yaşanan Hukuksuz Sürecin Ağır Bilançosundan Bir Kesit
Yaşanan bu hukuksuz süreçten, işlemedikleri suçlardan dolayı birçok eğitimci, Türk hapishanelerinin ağır şartları altında özellikle de pandemi sürecinin hayati riskleri altında yaşamını sürdürmektedir.
Bu eğitimcilerden bazıları Halime Gülsu örneğinde olduğu gibi ilaçların verilmediği ve tedavileri devam ettirilmediği için farklı sebeplerden dolayı hapishanede hayata veda etmişlerdir. Yaşanan keyfi tutuklamaların neticesinde aileler de ayrıca mağduriyetler yaşamıştır yaşanan mağduriyetler, insan hakları izleme örgütleri, af örgütü ve benzeri kuruluşların raporlarına yansımıştır.
Yaşanan bütün bunlar Mustafa Kaşka’nın Türkiye’ye iade edilmemesi için çok önemli gerekçeler teşkil etmektedir.
Deport kararına giden süreç
Mustaf Kaşka’nın anlattıklarına göre; İltica başvurusu esnasında sunduğu kimliğin mülakatı gerçekleştiren raportör tarafından, eski ve yıpranmış olması nedeniyle ‘sahte’ olabileceği ihtimali üzerine; kıriminal incelemeye gönderildiği; yapılan inceleme neticesinde, kimliğin sahte olmadığı fakat fotoğrafın değiştirilmiş olabileceği, incelemeyi yapan birim tarafından belirtilmiştir. İnceleme sonucunun, ilgili raportörün sunmuş olduğu raporda sahte evrak uygulaması olarak yansıtması ve mülakat esnasında yaşanan çevirmen hatalarının ‘ret’ ve ardından ‘deport’ kararına sebep olduğu belirtiliyor.
Siyasi sığınma talebinin reddedilmesi ve deport kararı kendisi ve yakınları başta olmak üzere haberin ulaştığı kişilerde hatta Türkiye’deki bazı medya organlarında bile büyük bir şaşkınlığa yol açtı.
Gelinen Son Nokta
Gelinen noktada kendisi Türkiye’ye ilk deport kararı verilmesinin ardından kaldığı mülteci kampından polisler tarafından alınarak, Türkiye uçağına bindirilmiş, fakat uçakta mukavemet göstermesi neticesinde uçaktan polisler tarafından indirilerek gözaltı işlemi uygulanmıştır. Araya avukatların girmesiyle deport kararına itiraz edilmiş fakat itiraz anında reddedilmiş ve mukavemet ettiği gerekçesiyle polislerce gözaltına alınarak hakim karşısına çıkarılmıştır. Hâkim tutuklanmasına karar verdi fakat Türkiye’ye deport edilmesi ile ilgili kararda henüz bir değişiklik yok. Mustafa Kaşka sesinin sosyal medya aracılığı ile ilgili birçok kişiye duyurabilmişse de henüz avukatların olaya dahli dışında bir adım atılmış değil. Avukatların ilk aşamada itirazı ise reddedilmiş durumda. Bu konuda twitter üzerinden; Nacho Sanchez Amor, Rebecca Herms, Kati Piri, Hilde Vautmans, Sergey Lagodinsky. Witold Waszczykowsky. Özlem Alay Demirel. Emanouıl Fragkos . Kris Peeters gibi önemli isimlere ulaşmaya çalışarak yardım çağrısı yapıyor
Kaşka, ilgililerin, kendisi ile ilgili yaşanabilecek olumsuz bir gelişmenin yaşanmaması adına, duruma müdahil olmasını bekliyor.
Abdullatif Batman
No comment yet, add your voice below!