Yurt Dışından Zorla Kaçırılmalara Karşı Birleşmiş Milletler’den Tarihi Karar

Türkiye’de Erdoğan rejiminin 15 Temmuz 2016 tarihinde sergilediği tiyatro ile yönünü batıdan, demokrasiden, evrensel insan haklarından, özgürlüklerden ve adaletten  çeviren Türkiye,  dünyadan soyutlanarak içe kapandı. Ülke içerisinde, farklı dil, din, ırk ve anlayıştaki toplumun mozaiğini oluşturan kesimlere ve hizmet hareketine karşı nefret söylemleri geliştirerek toplumdaki ahengin, birlik, bütünlük ve kardeşliğin parçalanmasına sebep olan Erdoğan rejimi, ülkede masum insanlara telafisi imkansız zulümler ve travmalar yaşattı.

Türkiye’de 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe tiyatrosu sonrası, millî Eğitim Bakanlığı’nda görev yapan yaklaşık 34 bin öğretmen ve 6081 akademisyen mesleklerinden atılmış ve Özel Eğitim Kurumlarında çalışan 20 bin öğretmenin de çalışma izinleri ve lisansları iptal edilmiştir. Toplamda 55 bin öğretmenin kamuda ve özel sektörde öğretmen olarak çalışması keyfi bir şekilde yasaklanmıştır. Terörle hiçbir ilişikleri olmadığı halde, kadın-erkek binlerce öğretmen terör suçlaması ile hapse atılmıştır.

Toplumun her kesiminden, her meslek sektöründen kadın-erkek demeden masum insanlara yaşatılan baskı, zulüm, işkence ve hapis cezalarına bir de yurt dışından adam kaçırmalar eklenerek Türkiye’de yaşanan hukuksuzluklarda zirve yapılmış oldu. Dünyanın birçok yerinde yurt dışından adam kaçırma hadiselerinden biri de Kosova’da gerçekleşti.

Kosova’da 29 Mart 2018 sabahleyin saat 07.00’de gerçekleşti. Kosova’nın bazı üst düzey yetkilisinin de katıldığı özenle hazırlanmış planın bir parçası olarak iki farklı şehre altı polis ekibi gönderildi ve altı Türk vatandaşı saatler içinde tutuklandı. Yusuf Karabina, sabah saat 08.00’de, bazı aile üyeleriyle birlikte çalıştığı okula çok yoğun bir yoldan giderken tutuklandı. Polisler Yusuf Karabina’yı arabadan indirdi, kelepçeleyerek zorla bir polis arabasına bindirdi ve Priştine’ye götürdüler.

 

Ayni gün saat 08.00’de Gjakovë/Đakovica’ya gelen iki polis arabası ve bir işaretsiz araçtaki on polis memuru, Mehmet Akif Koleji binasına girerek Demirez, Günakan ve Özkan’ı tutukladı. Üç öğretmen okul bahçesinde kelepçelendi ve doğrudan havaalanına götürüldü. Okul müdürü Mustafa Erdem de, dört öğretmeninin tutuklanmasını sorgulamak için gittiği Priştine’deki merkez polis karakolunun otoparkında Kosova polisi tarafından tutuklandı. Mustafa Erdem, polisler tarafından Yusuf Karabina’nın tutulduğu bir arabaya bindirilerek doğrudan havaalanına götürüldüler. Saat 09.07’de Osman Karakaya’nın Priştine’deki ikametgahına gelen iki polis memuru, kendisinden hazırlanmasını söyleyerek ve ikamet izninin yenilenmesine ilişkin bazı belgeleri de imzalaması için götürdüler. Gerekli belgelerini yanına alan Osman Karakaya ikamet izni için Göçmenler Ofisi’ne götürüleceği söylenmesine rağmen iki polis memuru tarafından doğrudan havaalanına transfer edildi.

 

Bu illegal operasyonun tamamı, Kosova İstihbarat Teşkilatı tarafından ulusal ve uluslararası yasal prosedür standartlarına aykırı olarak planlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Ayrıca havaalanındaki sınır kontrol memurlarına talimat veren, uçak biletlerini alan ve bu illegal transferin tüm lojistiği Kosova İstihbarat Teşkilatı tarafından sağlanmıştır.

 

Altı Türk vatandaşı, Priştine uluslararası havaalanında Türk Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yetkililerine teslim edildi. 29 Mart 2018 saat 09.27’de havalimanına getirilen bu altı kişi, sınır kontrolünden geçirilerek saat 10.50’de Türkiye merkezli Birleşik İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi firması’na ait özel bir uçağa bindirildi. Hasan Hüseyin Günakan, zorla iade talebi olan başka bir Türk vatandaşı ile karıştırıldığı için havaalanına getirildiği kimlik kontrolü sonunda tespit edildi; ancak Kosova İstihbarat Teşkilatı memurları, hakkında iade talebi olmamasına rağmen Hasan Hüseyin Bey’i de sınır dışı ettiler.

Altı kişiye karşı işlenen insan hakları ihlallerinin büyüklüğü göz önüne alındığında, Kosova Ombudsman Enstitüsü’nün ulusal önleme mekanizması derhal haberdar edildi ve bir soruşturma başlattı. Kosova Parlamentosu, 28 Haziran 2018 tarihinde konunun incelenmesi için bir Soruşturma Komisyonu kurdu. Kosova Özel Başsavcılığı’na olaylarla ilgili olarak rapor sunmak üzere dört aylık bir yetki süresi verildi.

 

Kosova Ombudsman Kurumu raporunda, Kosovalı yetkililerin altı Türk vatandaşını sınır dışı ederek ulusal ve uluslararası hukuk hükümlerini ihlal ettikleri sonucuna varmıştır. Kosova Anayasası’nın 29, 31 ve 32. Maddeleri, ceza işlerinde Uluslararası Hukuki İşbirliği Kanunu’nun 14, 15, 16, ve 17. Maddeleri; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 8. ve 10. Maddeleri; ICCPR Sözleşme’nin 9. ve 13. Maddeleri; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3, 5 ve 6. Maddeleri; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7 No’lu Protokolünün 1(1) Maddesi ve İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme’nin 3. Maddesi’ni ihlal ettiğine karar verildi. Kosova Parlamentosu Soruşturma Komisyonu üyeleri, davada kilit rol oynayanlarla yaptığı mülakatalar sonrasında otuz bir maddelik hak ihlallerini tespit etti.

 

Birleşmiş Milletler, 18 Kasım 2020 tarihinde Kosova’dan altı  Türk vatandaşımızın kaçırılması ile ilgili tarihi bir karar verdi. Birleşmiş Milletler Çalışma Grubu  vermis olduğu karar ve açıklamada;

Birleşmiş Milletler Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu (WGAD) 24-28 Ağustos 2020 tarihleri ​​arasında düzenlenen 88. oturumunda, Kosova ve Türkiye Hükümeti yetkilileri tarafından Kahraman Demirez, Mustafa Erdem, Hasan Hüseyin Günakan, Yusuf Karabina, Osman Karakaya ve Cihan Özkan’a karşı islenen ciddi insan hakları ihlallerini tespit etti ve 47/2020 sayılı kararı kabul etti. Karar, BM Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu tarafından Kasım 2020’de web sitesinde yayınlandı.

 

BM Çalışma Grubu, A/HRC/WGAD/2020/47 belgesinde yer alan kararında, Kahraman Demirez, Mustafa Erdem, Hasan Hüseyin Günakan, Yusuf Karabina, Osman Karakaya ve Cihan Özkan’ın 29 Mart 2018 tarihinde Kosova’da tutuklanması, gözaltına alınması ve zorla nakledilmesinin keyfi olduğu ve uluslararası insan hakları norm ve standartlarını ihlal ettiği sonucuna varmıştır.

 

Kosova ile ilgili olarak; Çalışma Grubu altı Türk vatandaşının özgürlüğünden yoksun bırakılmasının İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 2. Maddesi (eşitlik ve ayrımcılık), 3. Maddesi (hayat, özgürlük ve güvenlik hakkı), 8. Maddesi (etkili hak arama hakkı), 9. Maddesi (keyfi gözaltı ve tutuklama), 10. Maddesi (adil yargılanma hakkı) ve 19. Maddesine (fikir ve ifade özgürlüğü) aykırı olduğuna karar verdi. Bu nedenle, BM Çalışma Grubu, “Altı Türk vatandaşının özgürlüğünden mahrum bırakılması keyfidir ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin I, II, III ve V. kategorilerine girmektedir” dedi.

 

Türkiye ile ilgili olarak ise; Çalışma Grubu, altı Türk vatandaşının özgürlüğünden yoksun bırakılmasının İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 2. Maddesi’ne (eşitlik ve ayrımcılık) aykırı olduğuna; 3. Maddesi (hayat, özgürlük ve güvenlik hakkı), 8. Maddesi (etkin yargı yolundan yararlanma hakkı), 9. Maddesi (keyfi tutuklama ve gözaltına alınmama özgürlüğü), 10. Maddesi (adil yargılanma hakkı) ve 19. Maddesi’ne (fikir ve ifade özgürlüğü) aykırı olduğuna karar verdi. Ayrıca Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 2. Maddesinin (1) ve (3) [ayrımcılık yapmama ve etkili çözüm hakkı], 9. Maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı), 14. Maddesi (adil yargılanma hakkı), 19. Maddesi (fikir ve ifade özgürlüğü hakkı) ve 26. Maddesi’ne (kanun önünde eşitlik hakkı) aykırı olduğuna karar verdi. Bu nedenle, BM Çalışma Grubu, “Altı Türk vatandaşının özgürlüğünden mahrum bırakılması keyfidir ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin I, II, III ve V. kategorilerine girmektedir” dedi.

 

Bu bağlamda BM Çalışma Grubu (a) Türkiye Hükümeti’nden altı kişiyi derhal serbest bırakmasına ve (b) Türkiye Hükümeti ve Kosova Hükümetleri’nden, uluslararası hukuk uyarınca mağdurlara tazminat verilmesine ve diğer zararlarının karşılanmasına karar verdi. BM Çalışma Grubu, COVID-19 salgını ve gözaltı yerlerinde oluşturduğu tehdit bağlamında, Türkiye Hükümeti’ni altı kişinin derhal serbest bırakılmasını sağlamak için acil önlem almaya davet etti.

 

BM Çalışma Grubu ayrıca, Türkiye ve Kosova Hükümetlerinden, altı kişinin illegal yollarla gözaltı ve deport edilmesi olayı hakkında tam ve bağımsız bir soruşturma başlatmasını ve insan hakları ihlalinden sorumlu olan kişiler hakkında gerekli cezai tedbirleri almasını istedi.

 

BM Çalışma Grubu, Kosova davasını, terörizmle mücadele ederken insan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasıyla ilgili BM Özel Raportörü’nün dikkatine sundu ve hükümetlerden, mevcut kararı da kamuoyuyla paylaşmalarını istedi.

 

Çalışma Grubu, ayrıca son üç yıl içinde, Türkiye’de keyfi gözaltı ile ilgili olarak önlerine gelen dava sayısında önemli bir artış olduğunu da kaydetti. BM Keyfi Tutuklama Çalışma Grubu, tüm bu davaların oluşturduğu sistematik benzerlik hakkında ciddi endişelerini dile getirmektedir. Çalışma Grubu ayrıca, Türkiye Hükümeti’ne, yaygın veya sistematik hapis cezasının veya uluslararası hukuk kurallarına aykırı diğer ciddi özgürlükten yoksun bırakma eylemlerinin insanlığa karşı suç oluşturduğu uyarısında da bulundu.

 

Zafer Kurt

 

Birleşmiş Milletlerin krarının tam metnini PDF olarak indirebilirsiniz

No comment yet, add your voice below!


Add a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *